Gıdalarda ‘böcek ilacı kokteyli’ tehlikesi
Çevre, İklim ve Sağlık İçin İşbirliği Projesi’nin hazırladığı ‘Pestisitler ve Sağlık Etkileri’ raporuna göre dünya çapında glifosat bazlı 750 farklı pestisit formülasyonu bulunuyor. Gıdalar birden fazla pestisit kalıntısı içerir, yani bir ‘pestisit kokteyli’ içerirler. Bazı durumlarda, daha yüksek toksisite ile sonuçlanan sinerjistik etkileşimler görülür.
Çevre, İklim ve Sağlık İçin İşbirliği Projesi (ÇİSİP) kapsamında ortaya çıkan Sağlık ve Çevre Derneği (HEAL), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nden uzmanlar ), ‘Pestisitler ve Sağlık Etkileri’ raporu yayınlandı.
‘Pestisitler ve Sağlık Etkileri’ raporuna göre, dünya çapında glifosat bazlı 750 farklı pestisit formülasyonu bulunmaktadır. Pestisitlerin etkisi, her üreticinin farklı oranlarda aktif bileşenlere ve formülasyonlara sahip olması nedeniyle, aynı derecede karmaşıktır. 2018 yılında dünyadaki pestisit ticaretinin 6 milyon ton ve 38 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Pestisit kullanımının kısa vadeli ekonomik faydası, insan sağlığı ve çevresel değere bağlıdır. Tarım ilaçları ile artan gıda üretimi dünyadaki açlık sorununu bitirmedi. Gıdalar birden fazla pestisit kalıntısı içerir, yani bir ‘pestisit kokteyli’ içerirler. Bazı durumlarda, daha yüksek toksisite ile sonuçlanan sinerjistik etkileşimler görülür.
Sanılanın aksine, pestisitlerin sadece tarımsal üretimde değil, şehirlerde haşere ve kemirgenlerle mücadelede de kullanıldığına ve kentsel alanlarda pestisit maruziyetinin en az tarım alanlarında olduğu kadar değerli olduğuna dikkat çekilmektedir. Pestisitlerin absorpsiyon, infiltrasyon, buharlaşma, sprey sürüklenmesi ve yüzeysel akış yoluyla kullanıldıkları alanların dışındaki çevre ortamlarına da geçebildiğine dikkat çekilen raporda, canlıların pestisitlere barınma, okul ve benzeri ortamlarda maruz kaldıkları ifade edildi. , iş yeri kısacası gıdanın yanı sıra pestisitlerin de hayatı tehdit eden sağlık sorunlarına yol açtığı belirtiliyor. açılış vurgulanır.
Akut zehirlenmelerin yanı sıra her yıl kullanılan yüzlerce ton pestisit insan sağlığı için önemli risk oluşturmaktadır. Türkiye Ulusal Zehir Danışma Merkezi’nin (UZEM) 2021 verilerine göre UZEM’e başvuran 217 bin 323 vakanın 8 bin 945’i zirai ilaçlara maruz kaldı.
‘Anne sütüne de geçer, bebekler etkilenir’
Pestisitten etkilenen kümeler şu şekilde tanımlanmaktadır:
“Maruz kalan yüksek riskli kümeler arasında pestisit üretim işçileri ve tarım işçileri var. Ayrıca anne karnındaki cenin de etkilenir. İlaç anne sütüne de geçtiği için bebekler de etkileniyor. Pestisitler, musluk suyundan okul bahçesine kadar her yerde bulunmakta ve bu nedenle her kesimden insan pestisitlerin olumsuz etkilerine maruz kalmaktadır. Pestisitler ayrıca okullarda, parklarda ve bahçelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Okul binalarında kullanılan pestisitler kitaplara, raflara, sıralara ve duvarlara yapışma özelliğine sahiptir. Çocuklar bunlarla temas ettiklerinde pestisit kalıntılarını emebilirler.”
‘TÜRKİYE’DE SATIŞ VE KULLANIM ARTTI’
Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Melike Yavuz, pestisitlerin sağlığımız için önemli bir sorun olduğuna işaret ederek, “Pestisitlerin sağlığa zararları konusunda bilimsel veriler artıyor. Buna rağmen Türkiye’de pestisit satışları ve kullanımı arttı. “Hastalıkları ve sağlık hasarlarını önlemek için, insanların zararlı böcek ilaçlarına maruz kalmasını azaltmak için acilen harekete geçmeliyiz.”
‘Pestisitlerle kanser gelişimi arasında yakın bir ilişki var’
Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, pestisitlerin sağlığa etkileri hakkında şunları söylüyor:
“Çalışmalar, pestisitler ile hem çocuklarda hem de yetişkinlerde kanser gelişimi arasında yakın bir ilişki olduğunu gösteriyor. Ayrıca pestisitler depresyon, dikkat eksikliği, zeka geriliği, parkinson, alzheimer, genetik, endokrin, sinir sistemi ve üreme hastalıklarının oluşmasında rol oynar.
‘AB’DEN TÜRKİYE’YE 372 BİLDİRİM YAPILDI’
Öte yandan Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, 2021 yılında AB ülkelerinden Türkiye’ye pestisit kalıntıları nedeniyle 372 bildirim yapıldığını belirtiyor. Söz konusu rakam, önceki üç yılın ortalamasının yaklaşık üç katı; 2022’nin ilk yarısında bildirim sayısı 259’a yükseldi.
Şehirlioğlu diyor ki:
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iç piyasada pestisit kalıntılarına ilişkin kontrol sonuçlarının şeffaf bir şekilde paylaşılmaması ve ihraç edilen eserlerde pestisitle ilgili bildirimlerin artması tüketicilerde daha fazla pestisit bulunabileceği endişesi yaratıyor. iç pazar. Öte yandan pestisitlere mahkum değiliz. Dünyada ve Türkiye’de birçok çiftçi zehirsiz gıda üretiyor. Birçok proje ve uygulama, entegre atık yönetimini içeren kademeli bir geçiş süreci ile pestisitlere dayalı konvansiyonel tarım sisteminin yerini agroekolojik, organik ve rejeneratif tarıma bırakabileceğini gösteriyor.”
‘SUYUMUZDAKİ 49 KİRLEŞTİCİNİN 33’Ü PESTİSİT’
Tarım ilaçlarının içme suyu üzerindeki etkisi de raporda manşetlerin ortasında yer alıyor. Özellikle yeraltı su kaynaklarının kullanıldığı kırsal alanlarda içme suyu için de önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Tarlalarda kullanılan pestisitlerin kuyu sularına karışması onlarca yıl alabiliyor ama tarım alanlarında yoğun kullanımları sağlık sorunları yaratıyor.
Türkiye’deki su kalitesine ilişkin bilgilerin de yer aldığı araştırmaya göre sularımızda tespit edilen 49 mikrokirleticiden 33’ü pestisit. Ayrıca rapor, pestisitler için yeterli filtreleme/arıtma yapılmadığına dikkat çekiyor.
‘ULUSAL EYLEM PLANI HAZIRLANMALI’
Raporda, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı öncülüğünde ilgili şubelerle iş birliği içinde tarım ve gıda için ‘zehirsiz ulusal eylem planı’ talep edildi. Ayrıca Ar-Ge faaliyetlerinin sayı ve kapsamının artırılması, çiftçilerin bilgilendirilmesi ve ilaç kullanımına son verilmesi için davet yapılmıştır.
Türkiye’den pestisitlerin serbest bırakılması için bir tarih belirlemesi istenirken, bu tarih çerçevesinde ulusal eylem planı ve yol haritasının dikkatle incelenmesi gerektiği vurgulanırken, “Zehirsiz tarım ve gıda uygulamaları en önemli ilke haline gelmeli” ifadesi kullanıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ana politikası” kullanılmıştır. (HABER MERKEZİ)